1. | Kapak Cover Sayfa I |
2. | Danışma Kurulu Advisory Board Sayfalar I - III |
3. | İçindekiler Contents Sayfa IV |
4. | Yayın Kuralları Instructions for Authors Sayfalar V - VII |
5. | Editörden Editorial Sayfa VIII |
ORİJİNAL ARAŞTIRMA | |
6. | Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Merkez Polikliniği’ne Başvuran Hastaların İlaç Kullanım Alışkanlıkları Drug Use Behaviors of Patients Applied to Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine, Department of Family Medicine Outpatient Clinic Bahadır Yazıcıoğlu, Füsun Artıran İğdedoi: 10.54308/tahd.2023.20082 Sayfalar 1 - 7 Amaç: İlaç kullanım davranışı tedavi başarısını doğrudan etkilemektedir. Bu davranışı etkileyen farklı faktörler vardır. Bu çalışmada, kişilerin ilaç kullanma davranışları ve bu davranışı etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışma, kesitsel tipte, tanımlayıcı ve analitik özelliktedir. Çalışma Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı Polikliniği’ne altı aylık sürede başvuran hastalar arasından rastgele çalışmaya katılımı kabul edenlere yüz yüze anket uygulanarak yapılmış ve bu anket ile elde edilen veriler SPSS paket program aracılığı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışma toplam 272 kişi ile yapılmıştır. Katılımcıların ortalama yaşı 30,86±13,36 olarak bulunmuştur. Hasta olunduğunda muayene olmak için ilk başvurulan yerin %47,4 oranla Aile Sağlığı merkezleri olduğu görülmüştür. Daha sonra kullanmak için ilaç reçetesi isteyen hastaların en sık ağrı kesici ilaç talep ettikleri görülmüştür. İlaçlar en sık oda sıcaklığında saklanmaktadır. Cinsiyet ve kronik hastalık varlığı ilaç kullanım davranışı üzerinde anlamlı etki oluşturmaktadır. Sonuç: Katılımcılar büyük oranda bilinçsiz ve uygunsuz ilaç kullanım davranışında bulunmaktadırlar. Bilinçli ve uygun ilaç kullanım davranışının geliştirilmesi için birinci basamak sağlık hizmetlerinin aktif katılımcı olması, istenen sonuca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Objective: Drug use behavior directly affects the success of treatment. There are several factors that affect this behavior. This study aimed to identify the drug use behaviors of individuals and the factors affecting these behaviors. Methods: The study is cross-sectional, descriptive, and analytical. The study was conducted by applying a face-to-face questionnaire to the patients who accepted to participate in the study randomly among the patients who applied to the Ondokuz Mayıs University Faculty of Medicine, Department of Family Medicine Outpatient Clinic within a six-month period. The data obtained from the questionnaire were analyzed using the SPSS package program. Results: A total of 272 patients were included in the study. The mean age of the participants was 30.86±13.36 years. In case of illness, Family Health Centers were found to be the first place to be examined, with a rate of 47.4%. It was observed that patients who asked for a prescription for a drug for later use most frequently requested pain medication. Medicines are most often stored at room temperature. Gender and the presence of chronic disease have a significant effect on drug use behavior. Conclusion: Most of the participants have irrational and inappropriate drug use behaviors. Active involvement of primary health care services in the development of rational and appropriate drug use behavior will facilitate the achievement of the desired result. |
7. | Hipertansiyon Tanılı Hastaların İzlemlerinde Sağlık Kuruluşu Tercihleri ve Etkileyen Faktörler Health Facility Preferences of Patients in the Follow-up of Hypertension and Affecting Factors Merve Vatansever Balcan, Hüseyin Elbi, Fatih Özcandoi: 10.54308/tahd.2023.30602 Sayfalar 8 - 13 Amaç: Bu çalışmada, üçüncü basamak bir sağlık kuruluşuna başvuran hipertansiyon hastalarının izlemlerinde sağlık kuruluşu tercihini etkileyen nedenlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu tanımlayıcı çalışma, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi kardiyoloji polikliniğine başvuran 286 hipertansiyon tanılı hastada yapılmıştır. Çalışmada katılımcılara tanıtıcı bilgi formu ve araştırma ekibi tarafından literatür taranarak hazırlanmış hipertansiyon hastalığı ve takibi ile ilgili anket formu yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulanmıştır. Bulgular: İki yüz seksen altı katılımcının yaş ortalaması 61,53±12,05 yıldır ve %54,2’si 60 yaş ve üzeridir. Hipertansiyon tedavi izleminde katılımcıların %72’si üniversite hastanesini, %57,3’ü aile sağlığı merkezini, %23,8’i devlet hastanesini tercih etmiştir. Altmış yaş üzeri ve lise öncesi eğitim düzeyine sahip katılımcılar hipertansiyon tedavi izlemlerinde yoğunlukla aile sağlığı merkezini tercih etmektedir. Sonuç: Bu çalışmada, katılımcıların hipertansiyon tedavi izlemlerini birden fazla sağlık kuruluşunda yaptırdıkları ve bunun yanında izlemlerini tanı aldıkları merkezde yaptırma eğiliminde oldukları gözlenmiştir. Hipertansiyon tedavi izleminde sağlık kuruluşu tercihlerini anlamlı düzeyde etkileyen faktörler arasında yaş, eğitim durumu, hipertansiyon tanısı aldığı merkez ve aile hekiminin tedavilerini etkin bulma durumu bulunmaktadır. Bu bağlamda birinci basamak yönetiminin toplumun her kesimine hitap ediyor oluşuna ve periyodik sağlık muayenelerine önem verilmelidir. Objective: This study aimed to determine the reasons for choosing a healthcare institution in the follow-up of hypertension patients who applied to a tertiary healthcare institution. Method: This descriptive cross-sectional study was conducted on 286 patients with hypertension who applied to the Cardiology Outpatient Clinic of Manisa Celal Bayar University Hospital. In the study, an introductory information form and a questionnaire on hypertension and its follow-up, prepared by the research team through a literature review, were applied to the participants through a face-to-face interview. Results: The mean age of the 286 participants was 61.53±12.05 years, and 54.2% were 60 or older. In the follow-up of hypertension treatment, 72% of the participants preferred a university hospital, 57.3% preferred a family health center, and 23.8% preferred a state hospital. Participants older than 60 years and with primary education or less mostly preferred family health centers for their hypertension treatment follow-ups. Conclusion: In this study, it was observed that the participants had their hypertension treatment follow-ups in more than one healthcare institution. They also tended to have follow-ups in the center where they were diagnosed. Factors that significantly affect the healthcare institution preferences in the follow-up of hypertension treatment include age, educational status, the center where the hypertension was diagnosed, and their perception of the effectiveness of the family physician’s treatment. In this context, attention should be paid to the fact that the primary care administration addresses all segments of society, and to the periodic health examinations. |
8. | Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Bulguları ve Nomofobi İlişkisi The Relationship between Attention Deficit, Hyperactivity Symptoms, and Nomophobia Şeyma Nur Elif Erdoğan, Derya Akbıyıkdoi: 10.54308/tahd.2023.21939 Sayfalar 14 - 20 Amaç: Teknolojinin hızla gelişmesiyle yaşamımızda önemli bir yere gelen akıllı cep telefonları doğru kullanımda günlük yaşamı kolaylaştırırken, yanlış kullanımda bir takım biyopsikososyal sorunları beraberinde getirmektedir. Ruhsal sorunların başında ise akıllı telefon bağımlılığı ve nomofobi yer almaktadır. Nomofobi literatüre yeni eklenmiş kavramlardan olup nomofobinin ilişkili olduğu değişkenler netleştirilmemiştir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan hastalarda madde bağımlılıkları ve davranışsal bağımlılıkların sık görülmesi başka bir davranışsal bağımlılık türü olan akıllı telefon bağımlılığının DEHB’de risk faktörü olabileceğini gündeme getirmiştir. Çalışmamız nomofobi ile DEHB belirtileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır. Yöntem: Bu araştırma, bir aile hekimliği polikliniğine farklı nedenlerle başvuran 469 katılımcı DEHB bulguları ve nomofobi açısından taranması yöntemi ile yapılmıştır. Çalışmaya, 18-65 yaş aralığında, çalışmaya katılmayı kabul eden hastalar dâhil edilmiştir. Türkçe okuma yazması olmayan, soruları yanıtlamaya engel olacak düzeyde zihinsel, bilişsel ya da fiziksel engeli bulunan hastalar hariç tutulmuştur. Katılımcıların sosyodemografik özellikleri yüz yüze görüşme ile kaydedilmiş, diğer bilgileri için Nomofobi Ölçeği ile Erişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Kendi Bildirim Ölçeği (ASRS) kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların %54,2’sini kadınlar oluşturmakta olup, geri kalan %45,8’i ise erkekler oluşturmaktadır. Katılımcıların %28,8’i 18-25 yaş aralığında olup, %38’i 26-35 yaş aralığındadır. Katılımcıların %53,3’ü evli olup, %46,7’si bekârdır. Eğitim durumu üniversite ve üzeri olanlar %79,1’i içermektedir. Bağımlılık frekans faktörü katılımcılar arasında incelendiğinde, %84,2’sinde bağımlılık faktörüne rastlanmamıştır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite/dürtüsellik değişkenleri birlikte, katılımcıların nomofobi puanları ile anlamlı ve orta düzeyde ilişki vermektedir (r=0,331, p<0,01). ASRS ölçeği dikkat eksikliği alt boyutundan alınan puanlar incelendiğinde, katılımcıların %61,6’sında dikkat eksikliği bulgularının bulunmadığı, %29,6’sında olası dikkat eksikliği bulgularının olduğu ve %8,7’sinde ise önemli düzeyde dikkat eksikliği bulguları bulunduğu belirlenmiştir. Sonuç: Çalışmada, nomofobi ve DEHB bulguları ilişkili bulunmuştur. Nomofobi ve DEHB arasındaki ilişkinin anlaşılması nomofobinin daha iyi anlaşılmasında, risk gruplarının belirlemesinde ve tedaviye yön vermede etkili olacaktır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde risk gruplarının tanınması ve tedavi edilebilmesi nomofobinin oluşturabileceği toplumsal yükü azaltacaktır. Objective: Smartphones, which have become an important part of our lives with the rapid development of technology, make daily life easier when used correctly. However, misuse of these devices may cause some biopsychosocial problems. The main mental problems related to smartphones are smartphone addiction and nomophobia. Nomophobia is one of the new concepts added to the literature and the variables associated with nomophobia have not been clarified. The frequent occurrence of substance addictions and behavioral addictions in patients with Attention Deficit and Hyperactivity Disorder has brought forward that smartphone addiction, another type of behavioral addiction, may be a risk factor for ADHD. Our study aims to examine the relationship between nomophobia and ADHD symptoms. Method: The study was conducted by screening 469 participants who applied to a family medicine outpatient clinic for different reasons for ADHD symptoms and nomophobia. Patients between 18 and 65 years of age who agreed to participate in the study were included. Patients who were illiterate and had mental, cognitive, or physical disabilities that prevented them from answering the questions were excluded. The sociodemographic characteristics of the participants were collected through face-to-face interviews, and the Nomophobia Scale and the Adult ADHD Self-Report Scale (ASRS) were used for other information. Results: Women constitute 54.2% of the participants, and the remaining 45.8% are men. 28.8% of participants are between the ages of 18 and 25, while 38% are between the ages of 26 and 35. 53.3% of the participants were married, and 46.7% were single. The education level of %79.1% of the participants is tertiary education and above include 79.1. When the addiction frequency factor was examined among the participants, no addiction factor was found in 84.2% of the participants. Attention deficit and hyperactivity/impulsivity variables together show a moderate and significant relationship with the participants’ nomophobia scores, (r=0.331, p<0.01). When the scores obtained from the attention deficit sub-dimension of the ASRS scale were examined, it was found that 61.6% of the participants had no attention deficit symptoms, 29.6% had probable attention deficit symptoms, and 8.7% had significant levels of attention deficit symptoms. Conclusion: Nomophobia and ADHD symptoms were found to be related in the study. Understanding the relationship between nomophobia and ADHD will be effective in better understanding nomophobia, identifying risk groups, and guiding treatment. Identification and treatment of risk groups in primary health care services will reduce the social burden of nomophobia. |