Objective: One of the most important phenomena of the twentyfirst century is the increase in the quality of life of the population as well as the increasing number of elderly people in the society. In our study, we aimed to compare the quality of life and geriatric depression scale according to the different environments of the elderly. Methods: A total of 169 individuals included in the study were divided into 3 groups as “those living in a nursing home”, “living alone or with spouses” and “those living with children or relatives at home”. “SF-36 Quality of Life Scale” and “Geriatric Depression Scale” were applied to all groups. The results were analyzed by SPSS ver:21 program. Results: Of the participants, 50.9% were male and 49.1% were female. The mean age was 74.1 ± 7.3 years. When the mean scores of SF-36 Quality of Life Scale and Geriatric Depression Scale were evaluated according to the environments where they lived; The Physical Function Score of the group “living alone or with the spouse” was found significantly different from other groups. The Physical Content Summary Score was also higher than “those living alone or with spouses”, but this distinction was not statistically significant with other groups. Conclusion: Although in Turkish family structure and culture, elderly people living in a nursing home is perceived as a negative situation; Living in institutions that attach importance to physical, mental and social activitiy of the elderly provides important contributions for themselves.
Keywords: Housing for the elderly, depression, quality of lifeAmaç: Yirmi birinci yüzyılın en önemli olgularından birisi, toplumdaki yaşlı nüfusunun giderek artmasının yanında bu nüfusun yaşam kalitesinin yükselmesidir. Biz çalışmamızda yaşlıların yaşadıkları farklı ortamlara göre yaşam kalitesi düzeyleri ve geriatrik depresyon ölçeği sonuçlarının karşılaştırılmasını amaçladık. Yöntem: Araştırmaya dahil edilen 169 birey “Huzurevinde kalanlar” “Evde tek başına veya eşiyle yaşayanlar” ve “Evde çocukları veya yakınları ile yaşayanlar” olarak 3 gruba ayrıldı. Tüm gruplara “SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği” ve “Geriatrik Depresyon Ölçeği” uygulandı. Sonuçlar SPSS ver.21 programıyla analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya katılanların %50,9’u erkek, %49,1’i kadındı. Yaş ortalaması 74,1±7,3 olarak bulundu. Araştırmaya dahil edilen yaşlıların yaşadıkları ortamlara göre SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği alt başlıkları ve Geriatrik Depresyon Ölçeği puan ortalamaları değerlendirildiğinde; “evde tek başına ya da eşiyle yaşayan” grubun Fiziksel Fonksiyon Puanı anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. “Fiziksel İçerik Özet Puanı” da “evde tek başına ya da eşiyle yaşayanlarda” istatistiksel olarak anlamlı olmasa da diğer gruplara göre yüksekti. Sonuç: Her ne kadar Türk aile yapısı ve kültüründe yaşlıların huzurevinde yaşaması olumsuz bir durum gibi algılanıyor olsa da; yaşlıların fiziksel, mental ve sosyal olarak aktifleşmelerine önem veren kurumlarda yaşamak, kendileri için de oldukça önemli katkılar sağlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yaşlılar i·çin barınma, depresyon, yaşam kalitesi