Objective: The aim of the study was to identify eating disorders in individuals who applied to Family Medicine with a fast and reliable scale and to evaluate the relationship of eating disorders with the health perception of individuals.
Methods: Individuals who applied to family health centers selected in the city center between 01.12.2022 and 31.01.2023 for any reason were included in this descriptive and cross-sectional study. “Personal Information Form”, “SCOFF Eating Disorder Scale” and “Health Perception Scale” were applied to the patients whose consent was obtained.
Results: Of the 406 patients included in the study, 66.7% (n=271) were female and the mean age was 40.00±13.28 (min=18, max=63) years. 41.9% of the participants (n=170) had suspected depression and 13.1% (n=53) had an eating disorder risk. Eating disorder risk was found in 14.8% of women (n=40) and 9.6% of men (n=13). Eating disorder risk was higher in those who thought they were not at their ideal weight (p<0.001). The factors affecting the risk of eating disorders were found to be health perception, age, employment status, depressive symptoms and ideal weight desire. In particular, being unemployed increased the risk of eating disorders by 13 times and having depressive symptoms increased the risk of eating disorders by 3 times.
Conclusion: To reduce the frequency of eating disorders and the problems associated with them, early diagnosis is just as important as the right approach. Eating disorders should be questioned at any age, in both sexes, at any weight, and especially in those with depressive symptoms. Family physicians, who provide continuous, comprehensive service to their patients and approach them holistically, should be aware of this issue.
Amaç: Çalışmada, aile hekimliğine başvuran bireylerde hızlı ve güvenilir bir ölçek ile yeme bozukluklarını tanımlamak ve bireylerin sağlık algısı ile ilişkilerini değerlendirmek amaçlanmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte bir araştırma olan bu çalışmaya il merkezinde seçilen aile sağlığı merkezlerine herhangi bir nedenle 01.12.2022-31.01.2023 tarihleri arasında başvuran bireyler dâhil edilmiştir. Onamları alınan hastalara “Kişisel Bilgi Formu”, “SCOFF Yeme Bozukluğu Ölçeği” ve “Sağlık Algısı Ölçeği” uygulanmıştır.
Bulgular: Çalışmaya katılan 406 hastanın %66,7’si (n=271) kadın ve yaş ortalaması 40,00±13,28 (min=18, maks=63) yıldı. Katılımcıların %41,9’unda (n=170) depresyon şüphesi ve %13,1’inde (n=53) yeme bozukluğu riski vardı. Kadınların %14,8’inde (n=40), erkeklerin %9,6’sında (n=13) yeme bozukluğu riski bulundu. İdeal kilosunda olmadığını düşünenlerde yeme bozukluğu riski daha fazlaydı (p<0,001). Yeme bozukluğu riskini etkileyen faktörler, sağlık algısı, yaş, çalışma durumu, depresif belirtiler ve ideal kilo isteği olarak bulundu. Özellikle bireyin çalışmıyor olması yeme bozukluğu riskini 13 kat ve depresif belirtilerinin olması 3 kat arttırmaktadır.
Sonuç: Yeme bozukluklarının sıklıklarını ve bunlarla ilişkili sorunları azaltmak için doğru yaklaşım kadar erken teşhis de çok önemlidir. Yeme bozuklukları her yaşta, her iki cinsiyette, her kiloda ve özellikle depresif belirtileri olanlarda mutlaka sorgulanmalıdır. Hastalarına sürekli, kapsamlı hizmet sunan ve bütüncül yaklaşan aile hekimlerinin bu konuda farkındalığı yüksek olmalıdır.