ISSN 1303-6637 | e-ISSN 1308-531X
TÜRKİYE AİLE HEKİMLİĞİ DERGİSİ - Türk Aile Hek Derg: 20 (4)
Cilt: 20  Sayı: 4 - 2016
HABER
1.
‘One for All, All for One’: SoMaMFyC Konferansı ve Değişim Programı Madrid 2016
‘One for All, All for One’: SoMaMFyC Conference and Exchange Programme Madrid 2016
Saliha Şahin
Sayfa 0
Vasco da Gama Movement (VdGM), Dünya Aile Hekimleri Organizasyonunun Avrupa kolunun (WONCA-Europe) bir çalışma grubu olup, aile hekimliği asistanları ve ilk beş yılındaki aile hekimliği uzmanları tarafından faaliyetleri yürütülmektedir. Bünyesinde araştırma, eğitim-öğretim, değişim, imaj, Avrupa ötesi olmak üzere beş farklı alt çalışma grubu bulunmaktadır. ‘Değişim’ alt çalışma grubu konferans, ön konferans, Hippocrates ve FamilyMedicine360o değişim programları ile birçok farklı ülkeden aile hekimlerini bir araya getirmektedir. Bu sene konferans değişim programlarından bir tanesi 13-20 Mart tarihlerinde İspanya’nın başkenti Madrid’de, Madrid Aile ve Toplum Hekimliği Cemiyeti (SoMaMFyC) ev sahipliğinde XVIII.Conference of Family and Community Medicine Residents öncesinde gerçekleştirildi.6 farklı ülkeden 10 katılımcı ile gerçekleşen program; ilk 3 gün birinci basamak sağlık merkezlerinin ziyareti,4.gün Universidad Rey Juan Carlos’ta konferansa katılım ve VdGM için ayrılan oturumda sunum yapılması, 5.gün Hospital Universitario12 de Octubre pediatrik acil servis ziyareti ve sosyal aktivitelerden oluşuyordu. Bu çalışma, değişim programı ile ilgili gözlem ve deneyimlerin paylaşılmasını amaçlamaktadır.
Vasco de Gama Movement(VdGM) is a working group of Organization of World Family Doctors’ division of Europe and it is run by family medicine trainees and specialist in their first 5 years.VdGM includes 5 different working subgroups; research, education-training, exchange, image and beyond Europe.Various Exchange programmes like conference, preconference, Hippocrates and FamilyMedicine360oare organized by Exchange subgroup and it aims to gather family doctors from various countries. This year one of these conference Exchange programmes hold in Madrid capital of Spain on 13 to 20 March before XVIII. Conference of Family and Community Medicine Residents and hosted by Soceity of Madrid of Family and Community Medicine (SoMaMFyC). The programme which has 10 participants from 6 different countries included primary care centers visit first three days, conference attendence in University of Rey Juan Carlos and make a presentation in section special for VdGM on 4th day, pediatric emergency room visit in HospitalUniversitario12 de Octubre on 5th day and social activities. This study aims to share observations and experiences regarding this Exchange programme.

KLINIK MAKALE
2.
Yeni sayımızda yine önemli çalışmalar var!
There are important research in our new issue again
Ümit Aydoğan
doi: 10.15511/tahd.16.04127  Sayfalar 127 - 128
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ORIJINAL ARAŞTIRMA
3.
Yaşlılarda sağlıklı yaşam tarzının yaşam kalitesi üzerine etkileri
The effects of healthy lifestyle on the quality of life among elderly
Fikriye Yilmaz, Çağla Çağlayan
doi: 10.15511/tahd.16.04129  Sayfalar 129 - 140
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde yaşayan yaşlı bireylerde sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarının, yaşam kalitesi üzerine etkilerinin belirlenmesidir. Yöntem: Araştırmada, Mart-Mayıs 2016 tarihleri arasında Ankara’da Yenimahalle ilçesinde yaşayan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 65 yaş ve üzeri 382 kişiye anket uygulanmıştır. Anket formu yaşlı bireylerin sosyo-demografik özelliklerini ve sağlık durumlarını belirlemeye yönelik sorular ile Sağlıklı Yaşam Tarzı Bileşik Ölçeği ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Yaşlı Modülünden (WHOQOLAGE) oluşmaktadır. Araştırma verileri Ki-Kare Testi, Bağımsız İki Örneklem T Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi ve İkili Lojistik Regresyon Analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan 382 yaşlının %53,7’si kadın olup, yaş ortalaması 69,80±4,55 yıldır; %36,9’unun eğitim düzeyi lise altıdır. Katılımcıların %27’si “Sağlıklı Yaşam Tarzı Bileşik Ölçeği” ne göre sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarına sahiptir. Katılımcılar sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarına ilişkin en çok %87,7 ile aşırı alkol tüketmeme ve %70,2 ile günde en az 7 saat uyuma göstergelerinde ideal davranışlara sahiptir. Araştırmaya katılan yaşlı bireyler arasında; kadınların, evli olanların, üniversite mezunlarının, ekonomik durumu iyi olanların ve sağlığını iyi olarak değerlendirenlerin daha fazla sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarına sahip olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Çalışmada aylık gelirin düşük olması (OR=2,308), daha önce herhangi bir işte çalışmama (OR=1,579), sağlığını kötü (OR=1,188) ya da orta (OR=1,103) olarak değerlendirme, ekonomik nedenlerle sağlık hizmetine başvurmama (OR=4,500), yetersiz meyve sebze tüketimi (OR=4,652) ve düzenli egzersiz yapmama (OR=1,894) düşük yaşam kalitesi için önemli risk faktörleri olarak belirlenmiştir (p<0,05). Sonuç: Çalışmada yaşlı bireylerin sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarının, özellikle meyve-sebze tüketimi ve düzenli egzersiz yapmanın yaşam kaliteleri için önemli bir belirleyici olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Objective: The aim of this study is to determine healthy lifestyle behaviors and their effect on the quality of life among elderly people living in Yenimahalle district of Ankara. Methods: In the study, a questionnaire was applied to 382 elderly people living in Yenimahalle district of Ankara and accepting to participate in the survey between March-May 2016. The questionnaire consists of questions related to socio-demographic characteristics and health status of elderly and Healthy Lifestyle Composite Scale, World Health Organization Quality of LifeAgeing Module (WHOQOL-AGE). Data were analyzed with Chi-Square Test, Independent Samples T test, one-way analysis of variance and binary logistic regression analysis. Results: Of 382 elderly people included to the study, 53,7% were female, mean age was 69,80±4,55 years and 36,9% of the participants had educational degree lower high school. 27% of participants had healthy lifestyle behaviours according to “Healthy Lifestyle Composite Scale” score. When healthy lifestyle behaviors of participants were evaluated it was seen that 87,7% of them didn’t have excessive alcohol consumption, and 70,2% slept at least 7 hours a day. It was found that women, married, those graduated from the University, those having good economic status and those who rated their health as good had more healthy lifestyle behaviors than other groups (p<0,05). In analysis, to have lower monthly income (OR=2,30), to work in any job before (OR=1,57), to rate their health as bad (OR=1,18) or moderate (OR=1,103), to not apply for health care services because of economic reasons (OR=4,50), inadequate fruit and vegetable consumption (OR=4,652) and to not do exercise regularly (OR=1,894) were defined as the important risk factors for low quality of life (p<0,05). Conclusion: It has been concluded that healthy lifestyle behaviors of elderly people, especially fruit and vegetable consumption and regularly doing exercise, were determined as an important determinant of the quality of life.

4.
Aile hekimliği uygulamasıyla üçüncü basamak sağlık kuruluşuna başvuru sebeplerinde olan değişiklikler
Changes in causes of admission to tertiary health care center with family medicine implementation
Yıldız Atadağ, Abdulkadir Aydın, Didem Kaya, Hatice Dilber Köşker, Fatih Başak, Sema Uşak
doi: 10.15511/tahd.16.04141  Sayfalar 141 - 151
Amaç: Çalışmamızda Sağlık Bakanlığının “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” kapsamında yaptığı değişikliklerden biri olan Aile Hekimliği Uygulaması (AHU) ile hastaların hastanelere olan başvurularının niteliklerinde değişiklik olup olmadığına dair değerlendirme yapılmak istenmiştir. Aile hekimlerinin muayenesi ve tetkikleriyle de yönetebileceği hastalık gruplarında değişiklik varsa bunların hangi yönde olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Materyal ve Metod: Değerlendirme dönemi olarak İstanbul’da başlanan AHU öncesi ve sonrası iki dönem seçildi. AHU öncesi dönem 2007-2010 yılları, AHU sonrası dönem 2011-2014 yılları arası dörder yıllık periyotlar olarak alındı. Aile hekimliği uzmanlık eğitiminde zorunlu rotasyon yapılan branş poliklinikleri ve ek olarak acil servis de olmak üzere sekiz adet branştaki en sık saptanan tanılar değerlendirmeye alındı. Bulgular: Ayrı ayrı branşlarda incelemeye alınan tanı grubu oranlarına ve nüfusa göre düzeltme uygulandığında AHU sonrası dönemde önceki döneme göre anlamlı olarak daha düşük oranda konulmuş tanılar saptanmıştır. Bu anlamlı düşüş iç hastalıklarında 10 tanının 5’inde; kardiyolojide 10 tanının 1’inde; psikiyatride 12 tanının hiçbirinde; genel cerrahide 14 tanının 3’ünde; göğüs hastalıklarında 9 tanının 5’inde; kadın hastalıkları ve doğumda 9 tanının 2’sinde; pediatride 11 tanının 1’inde; acil serviste ise 12 tanının 2’sinde olmuştur. Sonuç: Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Projesinin temel adımlarından biri olan Aile Hekimliği Uygulamasındaki yapılanma için bunun olduğu diğer ülkelerdeki örneklere bakılarak, sistemdeki sağlık çalışanlarının ve halkın da görüşleri alınarak mevcut sağlık sistemimize adaptasyon çalışmaları yaparak eksiklerin giderilmesiyle daha işleyişli ve memnuniyet artırıcı bir sistem olacağı kanaatindeyiz.
Aim: Our study attempted to assess whether any changes have occurred in the reasons for patients’ hospital applications with regard to family medicine implementation (FMI), which is one of the changes that the Ministry of Health carried out within the scope of the Health Transformation Project. Efforts were made to determine the direction of any changes in disease groups, especially those patients whose family physicians can manage their problems with the physician’s range of examinations and tests. Methods: For the study assessment period, two periods before and after the FMI in Istanbul were selected. The period before the FMI was taken as the four years between 2007 and 2010 and the period after the FMI was the four-year period from 2011 and 2014. Our assessments included the diagnoses most frequently made in eight clinics, including the branches in which compulsory rotations are conducted within the scope of the specialty training in family medicine and emergency department. Results: The number of diagnoses groups assessed in different medical areas and the number of diagnoses that were made were significantly less in the post-FMI period when compared with the pre-FMI period after an adjustment was made in terms of population: 1) Five of 10 diagnoses were in internal medicine; 2) one of 10 in cardiology; 3) none of 12 in psychiatry; 4) three of 14 in general surgery; 5) five of nine in chest diseases; 6) two of nine in gynecology and obstetrics; 7) one of 11 in pediatrics, and; 8) two of 12 in emergency. Conclusion: After this study, it appears that FMI, which is one of the fundamental steps within the scope of the health transformation project in Turkey, will be a more efficient and satisfying system for evaluating the system in other countries that perform the FMI. Taking the opinions of the health care personnel and the public community within that system and making up any deficiencies through an adaptation suitable for Turkey will be of top priority.

5.
Ergen danışma merkezine başvuranların Beck Depresyon Ölçeği ve CES Depresyon Ölçeği ile değerlendirilmesi
Assessing adolescents admitting to adolescent counseling & health center with Beck Depression Scale and CES Depression Scale
Berk Geroğlu, Haluk Mergen, Bakiye Nurdan Tekgül, Fikret Merter Alanyalı
doi: 10.15511/tahd.16.04152  Sayfalar 152 - 160
Amaç: Ergenlerde en sık kullanılan depresyon tarama ölçeklerinden ikisi Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve CES Depresyon Ölçeği (CES-DÖ)’dir. Çalışmamızda birincil olarak ergen danışma merkezine başvuranların depresyon sıklığının bu iki ölçek kullanılarak belirlenmesi ve risk faktörü olabilecek sosyodemografik özelliklerin ortaya konması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Nisan 2015 - Haziran 2015 tarihleri arasında Gençlik Danışmanlık ve Sağlık Hizmet Merkezi’ne başvuran ergenler çalışmaya alınmıştır. BDÖ ve CES-DÖ 12-19 yaş arası ergenlere uygulandı. Verilerin analizinde SPSS 20 demo paket programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya 103 kişi dahil edilmiş olup, yaş ortalamaları 15,18±1,63 (12-19) yıl idi. Katılımcıların %68,9’u (n=71) kız, %69,9’unun (n=72) eğitim düzeyi lise, %68,9’unun (n=71) aylık hane geliri 1000-3000 Lira arasında, %95,1’inin (n=98) anne ve babası hayatta, %65,0’ının (n=67) anne ve babası birlikte yaşamakta, %83,5’i (n=86) çekirdek aile yapısına sahip, %64,1’inin (n=66) anketin yapıldığı yıl içerisinde Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi Sınavı (TEOG) veya Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)’na katılmayacak olduğu saptandı. Uygulanan ölçekler ince-lendiğinde; BDÖ ortalama değerleri 15,82±9,33 (1-45), CES-DÖ ortalama değerleri 23,70±11,71 (4-52) olarak hesaplandı. BDÖ’ye göre; katılımcıların %28,2’si (n=29) minimal depresyon, %35,0’ı (n=36) hafif depresyon, %27,2’si (n=28) orta depresyon, %9,7’si (n=10) şiddetli depresyon sınıfında yer aldı. CES-DÖ’ye göre; katılımcıların %31,1’i (n=32) normal, %22,3’ü (n=23) sınırda depresyon, %46,6’sı (n=48) ileri depresyon sınıfında yer aldı. Sonuç: Ergenler psikiyatrik problemleri için birinci basamak sağlık kuruluşlarını yeterince tercih etmemektedirler. Ergenler ve aileleri birinci basamakta depresyon tanı ve tedavi hizmeti alabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidirler.
Aim: Beck Depression Scale (BDI) and CES Depression Scale (CESD-R) are most frequently used depression scales in adolescents. The aim of this study was to find the prevalence of depression and related factors in adolescents admitting to Adolescent Counseling&Health Center. Materials and Methods: Adolescents (n=103) admitting to Adolescent Counseling&Health Center in April 2015 - June 2015 period were included the study. BDI and CESD-R were completed by adolescents aged 12-19 years. Data was analyzed using SPSS 20 demo program. Results: Mean age was 15.18±1.63 (12-19) years. Of participants, 68,9% (n=71) were female, 69.9% (n=72) were high school students, 68.9% (n=71) had monthly family income of 1000-3000 Turkish Liras, 95.1% (n=98) had both parents alive, 65.0% (n=67) had parents living together, 83.5% (n=86) had nuclear family structure, 64.1% (n=66) would not take exams of LYS or TEOG that year. Their mean BDI score was 15.82±9.33 (1-45) and mean CESD-R score was 23.70±11.71 (4-52). According to BDI results; 28.2% (n=29) of participants had minimal depression, %35.0 (n=36) had mild depression, 27.2% (n=28) had moderate depression, and 9.7% (n=10) had severe depression. According to CESD-R results; 31.1% (n=32) of participants were normal, 22.3% (n=23) had border depression, and 46.6% (n=48) had severe depression. Conclusion: Adolescents do not tend to visit primary care health centers for their psychiatric problems. Adolescents and their families need to be informed that depression can be diagnosed and treated in primary care.

OLGU SUNUMU
6.
Steril piyüri ile gelen pediyatrik hastada üriner sistem tüberkülozu
Tuberculosis of the urinary tract in a pediatric patient presenting with sterile pyuria
Hatice Dülek, Işık Gönenç, Mebrure Yazıcı, Zeynep Tuzcular Vural
doi: 10.15511/tahd.16.04161  Sayfalar 161 - 163
Üriner tüberküloz çocukluk döneminde nadir görülen ekstrapulmoner tüberküloz şeklidir. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonunun ve komplikasyonlarının tedavisinde başarılı olabilmek için tanının erken dönemde konması ve patogeneze yönelik tedavinin başlatılması önemlidir. Çalışmamızda pediatrik yaş grubunda tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonu ve tetkiklerinde steril piyüri ve hematürisi olan hastalarda üriner tüberkülozdan şüphe edilmesi gerektiği değerlendirildi.
Urinary childhood tuberculosis is a rare form of extrapulmonary tuberculosis. Determining the pathogenesis and early initiation of treatment is important for successful treatment of recurrent urinary tract infections and complications. In this case report, we present a pediatric patient presenting with sterile pyuria and hematuria and emphasize that urinary tuberculosis should be suspected in recurrent urinary tract infections.

LookUs & Online Makale